Bir milletin yücelmesi ve varlığını sürdürebilmesi,o milleti oluşturan bireyler içindeki fedekarların oranı ile doğru orantılıdır.Görünen ve görünmeyen kahramanlıklar ancak fedakar insanların özverileri ile oluşur.Fedakar bireylerin yetişmesi kendiliğinden gerçekleşmez. Milleti için fedakarlık yapanlar belirli sınıflardan çıkmaz.Hangi kesimden gelirse gelsin ortak paydası bu milleti yüceltme amacı taşıyan kişilerin,bu duyguya sahip olması ile fedakar insanlar ortaya çıkar.Kutsal duygu olan millet sevgisi çeşitli vasıtalarla beslenir.Bu vasıtalar yurt sevgisi,kendi kültürüne ve değerlerine olan inanç,toplumcul düşünme yetkinliği,Dünya’yı anlama bilinci ve kahramanlarını bilmek olarak sıralanabilir.Fedakar insanlar bulundukları zamanın koşulları içinde hırpalansa hatta şehit edilseler bile daha sonraki kuşaklar o kahramanlarını bilir ve hakettiği saygı ile o şahsiyetleri anarlar.

Fedakar Türk büyükleri arasında az tanınan bir kahraman vardır ki,Türklük sevdalılarının gönüllerinde çoban yıldızı gibi yükseklerde yer edinmiştir.Dünya edebiyatının önde gelen şairlerini,yazarlarını düşünürlerini tanıyan Türk aydınının, Abdülhamit Süleyman Çolpan’ı tanımaması Türklük için kanayan bir yaradır. Adını Osmanlı Sultan’ı Abdülhamit’ten alan diğer adı da çoban yıldızı anlamı taşıyan Çolpan, 1897’de bugünkü Özbekistan’ın Fergana vilayetine bağlı Andican şehrinde doğmuştur.Kısa süren mücadelelerle dolu yaşamı Türkçülerin ve bütün sömürgecilikle mücadele eden Dünya milletlerine tunçtan heykel gibi örnek teşkil etmiştir.

S.S.C.B. sömürgeciliği tarafından işgal ve talan edilen Uluğ Türkistan,kanlı kalemlerce siyasi sınırlara bölünmüştür.Sömürgeci Türk düşmanlarınca, bölünmeyi şerefine kabuletmeyen Çolpan,1917 Bolşevik devrimi yıllarında Türkistan’ın bağımsızlığı yolunda mücadele etmiş, Enver Paşa’nın Turan Birliği yolundaki mücadelesine kalemiyle katılmış, daha sonra Enver Paşa’nın mollalar(dincilerin) ve bolşevik yanlılarının, cedidcilere (milliyetçi bağımsızlıkçılara ) karşı yapmış olduğu ittifak neticesinde şehit düşürülmesinden sonra; Rus hakimiyetine düşen Türkistan’da zamana ve koşullara baş kaldırmış mücadelesine yılmadan devametmiştir.

Bir çok hikaye,piyes ve şiirinde millet sevgisi ve bağımsızlığı işlemiştir.Yazmış olduğu,Türkleri bağımsızlık ve birliğe davet eden Güzel Türkistan şiirini Sovyet döneminde basacak kurum ya da gazete bulamayan Çolpan, tüm Andican ve Taşkent sokaklarında bu kutlu şiirini kapı kapı gezerek,sönmez bir inançla halkına okumuştur.Onun aziz hatırası için bu şiiri yeniden hatırlayalım:

GÜZEL TÜRKİSTAN

Güzel Türkistan sana ne oldu?
Seher çağında güllerin soldu
Bağ bahçeden berbad, kuşlarda feryat
Hepisi bir mahzun...olmaz mı dilşad?
Bilmem niçin kuşlar uçmaz bahçelerde...?

Birliğimizin sarsılmaz dağı
Ümidimizin sönmez ışığı
Birleş ey halkım, gelmiştir çağı
Bezensin şimdi Türkistan bağı
Uyan halkım, bitsin artık bunca zulümler.

Bayrağını al, kalbin uyansın
Kulluk, esaretin herşeyi yansın
Kur yeni devlet düşmanlar ürksün
Yüce Türkistan göklere değsin
Yayıl, yeşer öz vatanın gül bağlarında.

Dünya’nın değişen dengeleri Çolpan’ın saffını her zaman milletinden yana kılmıştır.1937’de Stalin’in ünlü temizlik hareketi esnasında Turancı ve milliyetçi olmakla suçlanarak, 1938’de vatan haini ithamı ile kurşuna dizilmiştir.Bugün Özbek hükümeti bu yüce Türklük kahramanını rejimsel kaygılarla unutturmaya çalışsa da ,Taşkent’te onun için vatan kahramanı sıfatıyla bir anıt dikilmesi onun aziz hatırasına sunulan mütevazi bir minnettarlık ve halkın onun sevgisini içinde yaşattığına somut bir kanıttır.

Siyasal sınırlara bölünmüş,ortak paydaları azaltılmaya çalışılan Türk milleti için Abdülhamit Çolpan’ı tanımanın bir vefa borcu olduğu kadar, anlamanın da milletimizin varolması için gerekli olduğu inkar edilemez.Ezilen Dünya milletleri ve yokedilmek isteyen Türk Dünyası’nı yeniden diriltmek için Çolpan olabilmek,karanlıkta görüken umut ışığına ulaşabilmenin tek ve yadsınamaz yoludur.





Çolpan

1897 yilinda Türkistan'ın Fergana vilayetine bağlı olan Andican kentinde dogdu. Gerçek adı Abdülhamit Süleyman'dır. Çolpan (Tan Yıldızı) onun takma adıdır.

Çolpan Cedit doneminin en önemli şairidir. Hem medresede hem Rus okullannda öğrenim görmüş; Arapça, Farsça, Rusça ve Ingilizce öğrenmiştir. Mevlana, Sadi, Hafız, Hayyam, Nevayî, Fuzülî gibi Türk ve İslam klasiklerini okumuştur. Devrin diğer ceditçileri gibi Osmanlı, Kazan, Azerbaycan Türk edebiyatlarını yakından takip etmiştir. Türkiye’den Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, Mehmet Emin, Ziya Gökalp, Mehmet Akif gibi şair ve yazarları yakından tanımıştır. Hint düşünürü Tagor’dan, İngiliz yazarı Shakespeare’den ve Rus yazarı Maksim Gorki’den bazı eserler tercüme etmiştir.

1917-1920 yılları arasında ilk önemli eserlerini veren Çolpan, 1920-1926 yılları arasında ise Oyganış (Taşkent 1922), Bulaklar (Taşkent 1924) ve Tan Sırları (Taşkent 1926) adlı eserierini yayınlamıştır. Bu eserlerinde yer alan toplam 119 şiir millî sembolizmin eşsiz örnekleridir. Çolpan, millî meseleler yanında sosyal buhranları da işlemiştir.

Şiirleri yüzünden sekiz defa tutuklandı. Stalin devrinde 1937'de, Taşkent'te yapılan bir yazarlar toplantısında, 'eserlerinde, ideolojik açıdan komünizm dışı meselelerle uğraştığı için, davaya ihanet ettiğini söyleyerek suçunu itiraf etmesini' istediler. Çolpan ""Siz beni üç gün içinde islah edemezsiniz"" diye cevap verdi. Bu olaydan sonra, halk düşmanı ve milliyetçi olmakla suçlanıp tutuklandı ve 'Aydınları Temizleme' hareketleri esnasında 1938'de kurşuna dizildi.

Çolpan’ın şiirleri bağımsızlığın ve yurt sevgisinin birer timsali gibi görülmüş, Güzel Fergana, Kisen (Zincir), Kozgalış (Ayaklanma) adlı eserleri bestelenmiş ve dilden dile dolaşmıştır.